Hoşgeldiniz Kadınlar!
Sitemiz sadece kadın üyeliklerine açıktır.

  • DOLAR
    %-0,18
  • EURO
    %-0,02
  • ALTIN
    %-0,08
  • BIST
    %2,52
Yeni kanser tedavisi yöntemleri sihirli mermiler, immünoterapi, akıllı moleküller, likid biyopsi ne?

Yeni kanser tedavisi yöntemleri sihirli mermiler, immünoterapi, akıllı moleküller, likid biyopsi ne?

‘Büyülü kurşunlar’ ile rehabilitasyonda zafer yüzde 50’ye yakın çoğalıyor, immünoterapi ile bazı kanser cinslerinde bütün şifa sağlanıyor, uslu moleküller sayesinde rehabilitasyonu olası olmayan kanserler senelerce hakimiyet altında yakalanabiliyor… Çağın fobili düşü kanserde çığır açan büyümeler yaşandığını, bu büyümeler sayesinde kanserin bir hayli cinsinin rehabilitasyon edilebildiğini vurgulayan Acıbadem Maslak Sağlık Kurumu Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Gökhan […]

‘Büyülü kurşunlar’ ile rehabilitasyonda zafer yüzde 50’ye yakın çoğalıyor, immünoterapi ile bazı kanser cinslerinde bütün şifa sağlanıyor, uslu moleküller sayesinde rehabilitasyonu olası olmayan kanserler senelerce hakimiyet altında yakalanabiliyor…

Çağın fobili düşü kanserde çığır açan büyümeler yaşandığını, bu büyümeler sayesinde kanserin bir hayli cinsinin rehabilitasyon edilebildiğini vurgulayan Acıbadem Maslak Sağlık Kurumu Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Gökhan Demir “Artık kanserin konfeksiyon modeli gibi standart kemoterapilerle rehabilitasyon edildiği, en ağır rehabilitasyon usulü olan kemoterapinin pek çok kanser cinsinde tek rehabilitasyon alternatifi olduğu çağ kapandı” diyor.

Dünyada her sene 14 milyon, ülkemizde de her sene takribî 150 bin yeni kanser olgusu teşhis edilirken, Prof. Dr. Gökhan Demir, bireye ve ura özel yaklaşımlar sayesinde, rehabilitasyonun bütün olarak sağlanamadığı ileri aşamalarda dahi kanserin artık kronik bir hastalık haline getirilerek senelerce hakimiyet altında yakalanabileceğini vurguluyor. Prof. Dr. Gökhan Demir, 4 Şubat Dünya Kanser Günü kapsamında, son senelerde kanser rehabilitasyonunda 4 dev adımı anlattı.

USLU MOLEKÜLLER: Kemoterapi artık pek çok kanser cinsinde tek rehabilitasyon alternatifi olmaktan çıkarken, daha öncekinden kemoterapiye yanıt vermeyen melanom, böbrek kanseri ve ender görülen bağırsak sarkomu gibi urlarda bugün uslu moleküller sayesinde hastalık senelerce hakimiyet altında yakalanabiliyor. Öte yandan; ur hücrelerini yok ederken sağlam hücrelere de hasar veren, bu sebeple saç dökülmesi, ağız yaraları, bulantı, kusma gibi ciddi yan tesirlere yol açan kemoterapinin de bugün yan tesirlerini çok eksilten aktif usuller ve destek ilaçlar var. Buz şapkası usulü ile saç dökülmesi meseleyi de yasaklanabiliyor. Hedefli rehabilitasyonlar ise kemoterapiden farklı olarak yalnızca kanser hücrelerine saldıran ve onları yok eden ilaçlar olduğundan, kanser hücrelerindeki genetik bozuklukları hedef alıyor. Prof. Dr. Gökhan Demir hedefe müteveccih rehabilitasyonların, rehabilitasyon yaklaşımını değiştirdiği bir değişik kanser cinsinin ise akciğer kanserleri olduğunu belirtiyor. Günümüzde akciğer kanserlerinde ışık mikroskopisi ile yapılan tanının hemen ardından EGFR, ALK, ROS denilen genlerdeki bozukluklar inceleniyor. Şayet böyle bir genetik bozukluk tespit etilirse bu hastalara kemoterapi verilmeden başlanan uslu moleküllerle

2 senenin üstünde hastalık hakimiyeti elde edilebiliyor. Bugün hedefli rehabilitasyonlarda kullanılan ikinci üçüncü kuşak moleküller urun rehabilitasyona direnç büyüdüğü gidişatlarda dahi yüzde 30-40 oranında cevap elde edebiliyor.

BÜYÜLÜ KURŞUNLAR: Bedenin bağışıklık sistemi tarafından üretilen bazı moleküllerin kanserli hücrelerde bulunan bazı hedeflere karşı üretilmesi onkolojide son senelerde elde edilen bir değişik ehemmiyetli adım. ‘Büyülü kurşunlar’ diye adlandırılan bu biyolojik rehabilitasyon casusları bugün lenf bezi kanserlerinde, meme kanserlerinde, kalın bağırsak kanserlerinde ve baş ile boyun kanserlerinde aktif olarak kullanılıyor. Bu büyülü kurşunlar banal rehabilitasyonlara ilave edildiğinde, kemoterapi veya radyoterapinin tesirini yüzde 30-50 oranında artırıyor.

İMMÜNOTERAPİ: Bedenin kendi bağışıklık hücrelerinin kanser rehabilitasyonunda kullanılabilmesi başka bir deyişle immünoterapi, onkolojik rehabilitasyonlarda son senelerde atılan en büyük adım olarak nitelendiriliyor. Bedenin temel gözetici hücreleri olan bağışıklık hücreleri senelerdir kanser rehabilitasyonunda aktif değildi. Bağışıklık hücreleri kanser hücresini yabancı düşman hücre gibi görüp gayret etmiyordu. Kanser rehabilitasyonlarının bağışıklık sistemini baskılayıcı tesiri de birleşince kanserle savaşta bağışıklık sistemi tamamen devre dışı kalıyordu. Ancak son senelerde özellikle ölümcül bir cilt kanseri olan melanomda yapılan lider çalışmalar kanserli hücrenin nasıl bağışıklık sistemini aldattığını, kendisini gizlediğini tıp dünyasına öğretti. Bu bilgiler ışığında üretilen yeni moleküller bağışıklık hücrelerinin kanserle savaşta aktif olarak kullanılabilmesini sağladı. Üretilen yeni kuşak immünoterapi ilaçlarıyla melanom, akciğer kanseri, böbrek ve mesane kanseri, baş boyun kanserleri, mide ile bağırsak kanserlerinde ehemmiyetli galibiyetler sağlanıyor. Bugün özellikle melanom ve akciğer kanserlerinin bazı cinslerinde kemoterapi rehabilitasyonunu hiç kullanmadan yalnızca bağışıklık sistemi uyarıcı immünoterapi usulüyle ileri düzey hastalıkta dahi bütün şifa sağlanabiliyor. İmmünoterapi rehabilitasyonuyla alakalı bugün başta meme kanseri, yumurtalık kanserleri, beyin kanserleri olmak üzere hemen hemen tüm kanser cinslerinde araştırmalar sürüyor. Yakın gelecekte immünoterapi tüm kanser cinslerinde rehabilitasyonun bir parçası olmaya aday olarak gösteriliyor.

LİKİD BİYOPSİ: Bugün en büyük büyümelerin yaşandığı alanlardan biri de, kanserin tanı ve takibinde geliştirilen yeni moleküler usuller. Bugüne kadar kanserin tanısı, urun radyolojik olarak gösterilmesi ve alınan biyopsilerle tanı konulması ilkesine sabrediyordu. Ancak son senelerde kanserli hücreden salgılanan genetik materyalin kandan izole edilmesi ve bu materyalin moleküler ile genetik özelliklerinin belirlenmesini sağlayan likid biyopsi tekniği onkolojinin geleceğinde çığır açmaya müteveccih bir teknik olarak gösteriliyor. Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Gökhan Demir bu teknikle kanserin gelecekte radyolojik olarak gösterilemeyecek kadar ufakken dahi teşhis edilebileceğini söylüyor. Kanser rehabilitasyonundaki en ehemmiyetli güçlüklerden birini ur heterojenitesi sınan kavramın oluşturduğunu belirten Prof. Dr. Gökhan Demir “Bu, süreç içinde kanserli dokuda büyüyen genetik moleküler farklılıklar neticeyi kanserin uygulanan rehabilitasyonlara direnç kazanmasını belirlemek için kullanılan bir kavram. Muayenehane onkologlar aylar ya da seneler evvel alınan biyopsi materyalinin özelliklerine göre rehabilitasyon tertip etmeye çalışırken, karşısındaki düşman genetik ve moleküler yapısını çoktan değiştirmiş oluyordu. Hastadan yinelenen biyopsilerin eforluğu hesaba katılırsa hastanın kanından elde edilen urlu hücrenin genetik materyalinde zaman içinde büyüyen farklılıkların takibi ve rehabilitasyonların bu özelliklere göre tertip edilmesi onkolojideki atılan dev adımlardan bir öbürünü oluşturuyor” diyor.

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN