Dünyamızı aydınlatan güneşin ışığı hayatın idamesi için olmazsa olmazlardan… Natürel güneş ışığının hayat niteliğimizi artırdığını, psikolojik vaziyetimiz üzerindeki pozitif tesirini ve D vitamini birleşimindeki ehemmiyetli rolünü hepimiz öğreniyoruz. Ama ya güneşle gelen ultraviyole ışınları? DoktorTakvimi.com uzmanlarından Uzm. Dr. Sibel Duysak, pek de masum olmayan Ultraviyole UV ışınlarının ten tarafından emilimi ile fizyolojik ve patolojik bir ekip neticeler ortaya çıktığına dikkat toplayarak, bu ışınlardan neden ve nasıl korunmamız gerektiğine dair ehemmiyetli açıklamalarda bulundu.

GÜNEŞ IŞINLARININ ZARARLARI

Güneş ışınlarının bereketli tesirlerinin yanı gizeme istenmeyen yan tesirlerinin de küçümsenmeyecek kadar fazladır. Bu tesirleri güneş yanığı, hiperpigmentasyon ciltte koyu renk başkalaşımı, fotoyaşlanma, fotokarsinogenez, fototoksik ve fotoallerjik ten hastalıkları, ten immün sisteminin baskılanması ve katarakt yaradılışı olarak sıralıyor…

“Ultraviyole enerjisinin %95’ini oluşturan UVA’nın en ehemmiyetli tesiri, eritem cilt kızarıklığı ve bronzlaşmadır. UVA tenin alt katmanına kadar erişerek güneş ışığına bağlı cilt ihtiyarlamasına fotoyaşlanmaneden olmakta ve cilt kanserini tetiklemektedir. Güneş ışığı ile tetiklenen ilaç tepkinlerinden çoğunlukla UVA mesuldür. UVA’nın gün içerisindeki yoğunluk değişkenliği UVB’ye mukayeseyle daha azdır, enlem ve atmosferik şartlardan daha az etkilenir. Pencere sırçasından dahi geçebilmektedir. Güneş yanıklarından başlıca mesul UV ışını ise UVB’dir.Karsinojeniktir ve fotoyaşlanmada başlıca rolü oynar. UVB pencere sırçayı tarafını yakalanır ancak kuartz sırçalardan ve sudan geçebilir. Tüm sene maruz kalınan UVB dozunun takribî %72’si yaz aylarında alınmaktadır.”

UV IŞINLARINDAN KORUNMAK İÇİN NE YAPILMALI?

Son senelerde güneşlenme alışkanlığının ve sarih havada yapılan sporların yaygınlaşması, sanayide kullanılan ve teknoloji ile hayatımızın her alanına giren artifisyel UV yayan aygıtların çoğalması ile insanlar yoğun olarak UV’ye maruz kalıyorlar. Buna paralel olarak UV’nin hasarlı tesirleri de son senelerde çoğalış gösteriyor. ”Bu hasarlı tesirlerden biri olan ten kanserleri de giderek gelişen bir sağlık problemi olarak dikkat topluyor.”

Gerçeğinde cildimizin UV’nin istenmeyen hasarlı tesirlerine karşı bir ekip natürel gözetici sistemlere sahip olmaktadır. Gözeticiler arasında saçlar, ten yüzeyinde lipidler yağlar, terdeki urosanik asit salgısı, stratum korneum denilen tenin gözetici üst katmanı, beta karoten hür radikal arınıcı , melanin ve antioksidan enzimleri sıralıyor. Ancak bu gözetici sistemler yeterli olmadığı için ilave gözetici temkinlere gereksinimimiz var.

Güneşderi gözetici kremler, güneşderi korunmaya uygun kıyafetler, şapka ve gözlük kullanmak. İstenmeyen tesirlerden korunmak için güneş ışınlarından şuurlu yararlanmak. Misalin, yaz aylarında güneşin dik açı ile dünyaya eriştiği saatlerde,kol ve bacaklarımızın günde 20 dakika güneş gözeticisiz olarak güneş alması, günlük D vitamini birleşimi için yeterlidir. Hayat boyu alınan güneş ışığının %80’i çocukluk çağında alınıyor. Bu sebeple özellikle çocuk ve genç yetişkinlerin güneşderi korunması için gereken tedbirlerin alınması çok ehemmiyetli.