Hoşgeldiniz Kadınlar!
Sitemiz sadece kadın üyeliklerine açıktır.

  • DOLAR
    %-0,18
  • EURO
    %-0,02
  • ALTIN
    %-0,08
  • BIST
    %2,52
Alkolün zararları nelerdir?

Alkolün zararları nelerdir?

Alkolizm, çağımızın en ehemmiyetli meselelerinden bkocaman ve Dünya Sağlık Teşkilatı bilgilerine göre dünyada bugün 76 milyon alkolik yaşıyor. Dahası her 25 şahıstan bkocamanın vefat sebebi de içki. Peki, insanlar kendilerini öldüren bir şeye nasıl bağımlı hale geliyorlar? Emre Uzun, stresli çalışma yaşamı veya özel yaşamdaki meselelerin bireyi alkolizme itip itmediğini şöyle açıklıyor: “İş yaşamındaki stres […]

Alkolizm, çağımızın en ehemmiyetli meselelerinden bkocaman ve Dünya Sağlık Teşkilatı bilgilerine göre dünyada bugün 76 milyon alkolik yaşıyor. Dahası her 25 şahıstan bkocamanın vefat sebebi de içki. Peki, insanlar kendilerini öldüren bir şeye nasıl bağımlı hale geliyorlar? Emre Uzun, stresli çalışma yaşamı veya özel yaşamdaki meselelerin bireyi alkolizme itip itmediğini şöyle açıklıyor:

“İş yaşamındaki stres de tıpkı alkolizm gibi bir hastalık hakikatte. Yapılan araştırmalara göre, işyerindeki meselelerden kaçmak isteyen,kumpassız bir yaşam süren,yaşamdaki negatifliklerle başa çıkamayan bireylerin büyük oranda içkiye sığındığı tespit edilmiş. Ancak bu izlenebilecek en yanlış yol zira fazla içki alımı bedende hem bazı metabolik farklılara neden olur, hem stresi yükseltir hem de uzuvlarda bazı sağlık meselelerinin ortaya çıkmasına neden olur.

Misalin merkezi asap sistemi üzerinde olumsuz tesiri vardır; zati içki içtikten sonra kendimizi hakimiyet edememe sebebimiz budur. Konuşma problemlerine yol açar, sağlıklı düşünmenizi maniler. Uyku kumpasını ve niteliğini alaşağı eder. Erken uyanmanıza, uyku apnesinin şiddetlenmesine, içinde yaşıyormuş hissi veren düşler görmenize sebep olur.”

“Bu noktaya gelince içkiye veda edilmesi gerekmez mi?” sualine Emre Uzun’un verdiği cevap, pek bilinmeyen baslı da açıklıyor: “Söyleyeceklerim, asla ‘içmeye devam etsinler’ anlamına gelmez yalnız tıbbi bir reel, içki bağımlılarının içmeyi bıraktıklarında mutsuz bir yarıyıla girdiklerini söylüyor. Özellikle alkolizm ve bunalım teşhisi bir arada konan şahıslar, içemedikleri zaman yeisi çok daha yoğun yaşıyor. Zira alınan içki, bunalımın seneler boyu yarattığı duyguları bastırdığı için, içkiyi bırakınca tüm bu duygular da su suratına çıkıyor.

İçki bağımlıları alkol olmadan sosyal yaşama dâhil olamıyor, bunalımdan mustarip içkiler ise bunu daha da güç başarıyor. Bunalımda olmanın verdiği makûs düşünceler de içmek için tetikleyici olabiliyor.”

 Alkolizm ve yeme-içme alışkanlıkları

Diyetisyen Emre Uzun, alkolizm ile yanlış beslenme arasındaki ilişkiye de dikkat topluyor: “İçki alanların beslenme meseleleri içkinin tesirleriyle doğrudan ilgili. Az ve eksik yiyorlar zira içkiyi besin yerine koyuyorlar. Her bir gram içki 7 kalori kapsıyor ama bu boş kalori; başka bir deyişle protein, vitamin ya da mineral kapsamayan kalori… Daha da ehemmiyetlisi ister alkolik olsun ister akşamları mezelerin eşlik ettiği sofralarda sevinç için içsin, içki alan hemen herkes belli beslenme alışkanlıkları sergiliyor.

Yeterince sağlıklı beslenmiyorlar, çok az meyve ve sebze yiyorlar ve daha çok hayvansal protein kapsayan besinlere yöneliyorlar. İçilen alkol ne kadar sertse beslenme de o kadar eksik ve sağlıksız oluyor. Tabii başka şeyler de var. Misalin alınan içki ölçüyü, ne kadar sık içki alındığı, içilen alkolün cinsi hatta alkolün yemeklerle birlikte mi yoksa tek olarak mı içildiği bile bireyin beslenme kumpasını etkiyor. Bu da sağlık meselelerine yol açıyor.

Ufak bir misal: Çok fazla içenler yüksek kalorili besinlere yöneliyor, bu yiyecekler de fazla trans yağ kapsadığı için karaciğer hastalıkları, özellikle de karaciğer yağlanması ortaya çıkıyor. Karaciğer yağlanması olan ve içmeye devam edenlerin ise yüzde 65’inde siroz görülüyor.”

 İçkinin kan şekeri üzerindeki tesiri

İçki alanların bilinen, olağan meseleleri de var. Misalin hipoglisemi ya da kan şekerinin aniden düşmesi. Uzman Diyetisyen Emre Uzun, sualin bu kadar basit olmadığını da açıklıyor: “İçki tüketimi ve hipoglisemi bölmez ikili… Kan şekeri düşünce birey refleks olarak kan şekerini yükselten gıdalara, özellikle de içkiye yöneliyor.  İçki hipoglisemiyi körüklüyor, bireyde halsizlik baş gösteriyor. Ardından anksiyete, bunalım, titreme, asabiyet hali, aksilik, asaplılık, zekada karmaşa, durmadan bir şeyler yeme isteği, ruh halinde gel-gitler, terleme, soluksuz kalma vb. gözlemlenmeye başlıyor.

Hakikatinde alkolü bırakmış bireylerde gözlemlenen ve İngilizce’de “dry drunk syndrome” olarak belirlenen şey bütün de bu: Birey içmez ama içki içtiği zamanlardaki belirtileri gösterir. Sanki içmeden ayyaştır. Ve bunun sebebi de kan şekerinin düşmesidir. Zira kan şekeri düşünce, asap ileticileri de nörotransmitter dibe vurur, görevini yapamaz.”

İçki ve sindirim sistemine hasarları

Uzman Diyetisyen Emre Uzun, içkinin sindirim sistemi üzerinde de pek çok negatif tesiri olduğuna da dikkat topluyor: “Sindirim ağızda başlar ve kalın bağırsakta noktalanır. Bu uzun bir yol ve içki bu yol üzerinde hemen her noktaya hasar verebilir. Bunları tek tek sıralamak gerekirse;

Üst sindirim sistemi üzerinde ve eksik beslenmeye bağlı olarak dilde enflamasyon görülebilir. Yutakta özofagus ülserler ortaya çıkabilir. İleri aşamalarda yutakta varisler ve ölümcül kanamalar olabilir.

Midede Helicobacter pylori ismi verilen bir basilin üremesini kolaylaştırır. Bunun neticesinde gastrit ve ülser büyür. İçki reflü büyümesi ihtimalini de artırır. Midenin boşalmasını geciktirdiği için mide şikayetlerine neden olabilir.

İnce bağırsakta, bağırsak hareketlerinde alana kazanç. Beden için ehemmiyetli pek çok besin emilemez. Bunun neticesinde ciddi tıbbi neticeleri olan beslenme bozuklukları ortaya çıkar.

Kalın bağırsakta ise özellikle içki bağımlılığının ileri safhalarında Bağırsak hareketlerinin bozulmasına neden olur. Karaciğer zararı ile ilişkili olarak hemoroid basur görülebilir.

Pankreas enzimlerinin sızmasına neden olabilir. Bu da pankreas kanalının tıkanmasına ve akut ve kronik pankreatite neden olur. Pankreatit ciddi bir gidişattır ve tekerrür edebilir.”

Diyetisyen Emre Uzun’dan içki alanlara beslenme teklifleri

Bir “yeme kumpası” oluşturup uygulayın. Kahvaltı, öğle yemeği ve akşam yemeği… İki de ara öğününüz olsun. Bunun ehemmiyeti şurada: İçki alanların yemekten kavradığı şey, bir müddet sonra zati “beslenme” olmuyor. Daha çok açlıklarını bastırıyorlar. Bundan sakınmak için bir yeme kumpası koşul!

Her öğünde “sağlıklı ve besleyici” yiyecekler alın. İyi beslenen bireylerin duygusal dalgalanmalardan daha az etkilendiği tıbben ispatlanmış bir reel. Kumpaslı ve ardından doğru beslenenler, içkinin sebep olduğu duygusal gel-gitlere daha az tutulacaktır. Bu da yemekten bırakmayı ya da alınan içki ölçüsünü artırmayı önler.

Şekerden uzak durun! Yukarıyada da anlattığım gibi içki ve hipoglisemi bölmez ikilidir. Birey, hipoglisemi düşük kan şekeri seviyesiyle birlikte duygusal gel-gitler yaşamaya başlar ve içkiye daha sıkı sarılır. Şeker ile içkinin beynin dopamin seviyesi üzerindeki tesiri de birbirine benzer: Süratle mutlu olursunuz, aynı süratle dibe vurursunuz ve giderek bunalıma çekilirsiniz.

Kahveyi az harcayın! İçki alanlar “ayılmak” için kahveyi seçim eder ama yanlış. Günde bir kupa yeterlidir zira kafeinin de kan şekerini düşürmek gibi bir yan tesiri vardır.

Sindirimi kolay yiyecekleri seçim edin. Yulaf ezmesi ve pirinç bu yiyecekler arasındadır. Aynı biçimde bol sebze ve meyve harcayın.

Vitamin dayanağı alın. Zira içki harcayanlarda genellikle B ve D vitamini yetersizliği görülür. B vitaminleri, bedenimizin yediklerimizden enerji elde etmesini sağlarken D vitamini kalsiyumun ve nörolojik sistemin sağlıklı işlemesi için gereken tiyamin mineralinin tüketimini kumpaslar.

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN